2025’in ikinci yarısında sipariş defteri tarihin en yüksek seviyelerine yaklaşırken, navlun endeksleri yıl boyu geriledi ve Ekim sonunda sınırlı bir toparlanma sinyali verdi. Talep cephesindeki yavaşlama ve yeni teslimler, armatörleri kapasite yönetimini yeniden kurgulamaya zorluyor. Boş seferler, yavaş seyir, rotalama değişiklikleri ve hurdaya ayırma gibi stratejiler gündemde. Bu tablo, Türkiye’nin limanlarına ve lojistik zincirine hem fırsat hem risk getiriyor.
Küresel konteyner gemisi sipariş defteri yaklaşık 10 MTEU seviyesinde. Teslimatlar 2025–2026 döneminde yoğunlaşacak. Talep artışı yüzde 6 civarında kalırsa mevcut defter emilebilir; aksi halde kapasite fazlası baskısı sürecek. Kızıldeniz yerine Ümit Burnu üzerinden yapılan taşımalar kapasiteyi geçici olarak emiyor ancak rotaların normale dönmesiyle baskı yeniden artabilir. İşsiz kapasite oranı yüzde 0,4’e kadar gerilemiş durumda, bu da taşıyıcıların gemi ayırmak yerine sefer tıraşıyla kapasiteyi dengelemeye çalıştığını gösteriyor.
Drewry World Container Index (WCI) 30 Ekim 2025 haftasında 1.822 dolar/FEU seviyesinde. Yılın çoğunda düşüşte olan navlunlarda sınırlı bir toparlanma var. Reuters verilerine göre spot navlunlar Ekim başında Ocak 2024’ten beri en düşük seviyelere gerileyerek bazı hatlarda başa baş noktasının altına indi. Kuru yükte Baltic Dry Index (BDI) 24 Ekim haftasında 1991 puan seviyesinde; volatilite sürüyor. Bu göstergeler, küresel taşımacılıktaki kâr marjlarının daraldığını doğruluyor.
Clarksons Research’e göre 2025 deniz ticareti büyümesi yalnızca yüzde 0,5. 2024’teki yüzde 2,4’lük büyümeye göre belirgin bir yavaşlama var. ABD’nin ticaret politikaları ve tarife uygulamaları da konteyner hacimlerinde yüzde 1 civarında düşüş riski yaratıyor.
Kapasiteyi talebe uydurmak için armatörler birkaç ana strateji izliyor:
Türkiye limanları açısından tablo iki yönlü. Mersin, İzmir ve Kocaeli hinterland bağlantılarını güçlendirirse kapasite fazlasına rağmen servis sürekliliğini koruyabilir. Yavaş seyir ve AB ETS maliyetleri, liman tarafında enerji verimliliği ve rıhtım hızını ön plana çıkarıyor. Türk tersaneleri açısından ise yakıt dönüşümüne hazırlık ve retrofit işleri yeni fırsatlar yaratabilir.
İhracatçılar için kontrat dönemlerinde yakıt, rota ve transit süre değişkenlerine endeksli fiyat maddeleri pazarlık gücü kazandırabilir. Uzun vadeli sözleşmelerde WCI bazlı referans aralıkları kullanmak da risk yönetimini kolaylaştırır.
Yumuşak İniş: Talep yüzde 0–2 aralığında, navlunlar 1.6–2.2 bin dolar seviyesinde dalgalanır.
Negatif Şok: Ticaret gerilimi derinleşirse fiyat savaşları yeniden başlar, konsolidasyon hızlanır.
Pozitif Sapma: Kızıldeniz riski veya talep toparlanması etkin kapasiteyi düşürür, navlunlarda kısa vadeli iyileşme görülür.
2025–2026 dönemi, “fazla kapasite + kırılgan talep” denklemiyle şekilleniyor. Armatörler teknik kapasiteden çok etkin kapasiteyi yöneterek yeni bir fiyat tabanı oluşturmaya çalışıyor. Türkiye ise operasyonel verimlilik ve yeşil liman yatırımlarını hızlandırırsa bu dalgalı dönemde bölgesel istikrar noktası olabilir.
Bu analiz, Alphaliner, Drewry, Clarksons Research, BIMCO, Reuters, Seatrade Maritime ve Baltic Exchange verilerinin son yayınları esas alınarak hazırlanmıştır.