Aden Körfezi’nde tansiyon yeniden yükseldi. 29 Eylül 2025’te Hollanda bayraklı MV Minervagracht adlı genel kargo gemisi, Husiler tarafından düzenlenen bir füze saldırısına hedef oldu. 9.524 grostonluk gemi, Hollandalı Spliethoff firmasına ait çok amaçlı ticari filonun bir parçasıydı.
Saldırı sonrası gemide yangın çıktı. Avrupa Birliği Aspides misyonu tarafından koordine edilen kurtarma operasyonunda Yunan MEKO 200 sınıfı HS Spetsai fırkateyni ilk mürettebat grubunu tahliye etti. Ardından bir Fransız fırkateyninden havalanan helikopter, gemide kalan sekiz denizciyi güvenli bölgeye taşıdı. İki mürettebatın yaralandığı olayın ardından terk edilen gemi, Aden Körfezi’nde su üstünde kalmaya devam ediyor ve deniz trafiği için potansiyel tehlike oluşturuyor.
Husi askeri sözcüsü Tuğgeneral Yahya Saree, saldırının sorumluluğunu üstlenerek gemi sahiplerinin İsrail limanlarıyla ticari bağlantısı bulunduğunu öne sürdü. Saree, Kızıldeniz, Bab el Mendep ve Aden Körfezi’nde İsrail ile ticaret yapan gemilere saldırıların süreceğini açıkladı.
Ayrıca Exxon, Mobil, Chevron ve ConocoPhillips gibi Amerikan enerji devlerinin de aralarında bulunduğu bazı şirketleri “yaptırım listesine” aldıklarını belirterek, Mayıs ayında Umman arabuluculuğunda sağlanan ateşkesin sona erdiğini ima etti.

Bölgedeki aşiret kaynaklarına göre, MV Minervagracht’a yönelik saldırıda Husiler, El Beyda iline bağlı Mukayris bölgesinden fırlatılan gemisavar seyir füzeleri kullandı. Bu alan Husi kontrolünde bulunuyor ve son haftalarda Suudi desteğinin azalmasıyla bölgedeki aşiret güçlerinin zayıfladığı bildiriliyor.
Mukayris’ten fırlatılan bir füzenin hedefe ulaşabilmesi için yaklaşık 240 kilometrelik bir rotayı aşması gerekiyor. Bu mesafe, Husi güçlerinin mevcut füze envanteriyle ulaşılabilir durumda görülüyor.
Uzmanlara göre saldırıda, İran yapımı C-802 modelinden türetilen Mandab-2 tipi aktif radarlı gemisavar füze sistemi kullanılmış olabilir. Bu sistem, hareket halindeki gemilere karşı terminal güdüm yeteneğine sahip olmasıyla dikkat çekiyor.
Husiler, geçmişte uzun menzilli Filistin-2 ve Soumar sınıfı füzelerle İsrail’e saldırılar düzenlemişti. Ancak son dönemde, envanterlerini korumak amacıyla uzun menzilli füzelerini İsrail hedeflerine, kısa menzilli sistemlerini ise Aden Körfezi’ndeki ticari gemilere yönlendirdikleri değerlendiriliyor.

Aden Körfezi, Süveyş Kanalı’na uzanan Deniz Güvenliği Geçiş Koridoru üzerindeki yoğun gemi trafiğiyle, stratejik bir bölge olarak öne çıkıyor. Cibuti ve Doğu Afrika limanlarını Avrupa ile bağlayan bu hat, son saldırılarla birlikte yeniden risk altına girdi.
Husilerin füze sistemlerini Aden Körfezi’ni kapsayacak şekilde konuşlandırdığı yönündeki değerlendirmeler, bölgedeki güvenlik endişelerini artırıyor. Uzmanlar, uzun menzilli silah stoklarının azalmasıyla Husilerin daha kısa menzilli, hedefe kilitlenme kapasitesi yüksek füzelere yöneldiğini belirtiyor.
Hollanda, AB ve Birleşmiş Milletler yetkilileri saldırıyı kınarken, Avrupa Birliği Aspides misyonunun bölgedeki devriyelerini artırdığı bildirildi. Uzmanlara göre Husiler, denizde hareket halindeki hedefleri vurmakta geçmişte düşük başarı oranına sahipti. Ancak yeni fırlatma sistemleri ve radar güdümlü füze teknolojileri bu durumu değiştirebilir.
Aden Körfezi’nden geçen gemilerin çoğu artık rotalarını değiştiriyor. Bölge, hem ticari hem de insani yardımların taşındığı hat üzerinde bulunması nedeniyle küresel ticaret açısından stratejik önemini koruyor.
