5 Kasım 2025 • Deniz Gündem
Avrupa Birliği’nin deniz taşımacılığını 2024 itibarıyla Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) kapsamına dahil etmesi, Türk armatörleri için yeni bir mali ve operasyonel dönemin kapılarını araladı. Karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen bu sistem, Avrupa limanlarına uğrayan veya AB karasularında faaliyet gösteren gemiler için zorunlu karbon bedeli anlamına geliyor. Peki bu sistem Türk deniz taşımacılığını nasıl etkileyecek?
2025 itibarıyla Türk armatörleri, AB limanlarına uğrayan gemilerinin saldığı karbon miktarına göre karbon kredisi satın almakla yükümlü hale geldi. Örneğin 20.000 DWT’lik bir dökme yük gemisi, yıllık sefer profiline göre 100–150 bin avro arasında karbon maliyetiyle karşılaşabiliyor. Bu da navlun hesaplarında yeni bir kalem anlamına geliyor. Sektör genelinde, ETS’nin 2026’da tam kapsamlı hale gelmesiyle Türk gemi işletmecilerinin yıllık toplamda yüz milyonlarca avroluk karbon yüküyle karşılaşması bekleniyor.
ETS yalnızca bir çevre düzenlemesi değil, aynı zamanda rekabet gücü testi niteliği taşıyor. Avrupa limanlarına düzenli sefer yapan firmaların, yakıt verimliliği yüksek gemilere yatırım yapmaları, enerji izleme sistemlerini (MRV) aktif kullanmaları ve karbon yönetimi süreçlerini güçlendirmeleri gerekiyor. Artık denizcilikte yalnızca navlun değil, karbon verimliliği de rekabet unsuru hâline geldi.
ETS’nin etkisi sadece armatörlerle sınırlı değil. Avrupa’ya yük taşıyan Türk liman işletmeleri de “yeşil koridor” kriterlerine göre hizmet verebilmek için kendi karbon ayak izlerini düşürmek zorunda. Uyum sürecinde bakanlık ve sektör derneklerinin güncel yeşil liman rehberleri kritik rol oynuyor.
Kısa vadede ETS ek maliyet baskısı yaratıyor olsa da, uzun vadede düşük emisyonlu filolara yatırım yapan firmalar için fırsatlar doğuruyor. Yeşil gemi sertifikaları, charter sözleşmelerinde tercih sebebi olurken; finans kuruluşlarının kredi değerlendirmelerinde de pozitif etki yaratıyor. Bu tablo, Türk gemi inşa sanayisi için hibrit ve metanol gibi alternatif yakıtlı yeni inşa projelerinde talebi artırıyor.
AB ETS, kısa vadede maliyet baskısı yaratsa da, yeşil dönüşüm ve teknoloji yatırımı için bir kaldıraç işlevi görüyor. Karbon yönetimini stratejik planlarına entegre eden Türk armatörleri, yalnızca AB pazarında değil, küresel taşımacılıkta da daha güçlü bir konuma ulaşabilir.