Hegseth, Washington’da yaptığı açıklamada “Dört tekne, istihbarat teşkilatımız tarafından biliniyordu, bilinen uyuşturucu kaçakçılığı rotaları boyunca seyrediyordu ve uyuşturucu taşıyordu. Tüm saldırılar uluslararası sularda gerçekleştirildi ve ABD güçleri zarar görmedi” ifadelerini kullandı.
Sağ kurtulan kişiyle ilgili olarak standart arama-kurtarma protokollerinin uygulandığı ve Meksika yetkililerinin operasyonu devraldığı bildirildi.
ABD Savunma Bakanı, operasyon sonrasında yaptığı sert açıklamada “Bu uyuşturucu teröristleri El Kaide’den daha fazla Amerikalı öldürdü. Onları takip edeceğiz, ağlarını ortaya çıkaracağız ve avlayıp yok edeceğiz” dedi. Hegseth, bu operasyonların ABD’nin kendi sınırlarını ve vatandaşlarını koruma hakkı kapsamında değerlendirildiğini vurguladı.
ABD ordusu, eylül ayının başından bu yana Karayipler ve Pasifik Okyanusu’nda en az 13 tekneyi hedef aldı. Bu saldırılarda 51 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Saldırıların uluslararası sularda gerçekleşmesi, deniz hukuku ve egemenlik hakları açısından yeni tartışmalara yol açtı. Uzmanlar, ABD’nin bu tür operasyonlarının meşruiyeti, uluslararası denetim mekanizmaları ve insan hakları hukuku bakımından sorgulanabileceğini belirtiyor.
Pasifik Okyanusu’ndaki bu operasyonlar, Latin Amerika ülkeleriyle ABD arasında deniz güvenliği ve yargı yetkisi sınırlarını da yeniden gündeme getirdi.
Denizcilik sektörü açısından bakıldığında, bu gelişme uluslararası sularda askerî müdahale sınırlarının genişlediğini gösteriyor. Yasal olarak “serbest geçiş hakkı” kapsamında değerlendirilen bölgelerde gerçekleştirilen bu operasyonlar, ticaret gemileri, lojistik rotalar ve bölgesel deniz güvenliği politikaları üzerinde doğrudan etkiler yaratabilir.
Uzmanlara göre bu tür olaylar gelecekte deniz taşımacılığı yapan ülkelerin sigorta maliyetlerini, güvenlik protokollerini ve uluslararası koordinasyon mekanizmalarını yeniden şekillendirebilir.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, ABD ordusunun Pasifik Okyanusu’nda düzenlediği operasyonda uyuşturucu kaçakçılarına ait olduğu belirlenen dört teknenin hedef alındığını ve 14 kişinin hayatını kaybettiğini, bir kişinin ise sağ kurtulduğunu açıkladı.
Hegseth, Washington’da yaptığı açıklamada “Dört tekne, istihbarat teşkilatımız tarafından biliniyordu, bilinen uyuşturucu kaçakçılığı rotaları boyunca seyrediyordu ve uyuşturucu taşıyordu. Tüm saldırılar uluslararası sularda gerçekleştirildi ve ABD güçleri zarar görmedi” ifadelerini kullandı.
Sağ kurtulan kişiyle ilgili olarak standart arama-kurtarma protokollerinin uygulandığı ve Meksika yetkililerinin operasyonu devraldığı bildirildi.
ABD Savunma Bakanı, operasyon sonrasında yaptığı sert açıklamada “Bu uyuşturucu teröristleri El Kaide’den daha fazla Amerikalı öldürdü. Onları takip edeceğiz, ağlarını ortaya çıkaracağız ve avlayıp yok edeceğiz” dedi. Hegseth, bu operasyonların ABD’nin kendi sınırlarını ve vatandaşlarını koruma hakkı kapsamında değerlendirildiğini vurguladı.
ABD ordusu, eylül ayının başından bu yana Karayipler ve Pasifik Okyanusu’nda en az 13 tekneyi hedef aldı. Bu saldırılarda 51 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Saldırıların uluslararası sularda gerçekleşmesi, deniz hukuku ve egemenlik hakları açısından yeni tartışmalara yol açtı. Uzmanlar, ABD’nin bu tür operasyonlarının meşruiyeti, uluslararası denetim mekanizmaları ve insan hakları hukuku bakımından sorgulanabileceğini belirtiyor.
Pasifik Okyanusu’ndaki bu operasyonlar, Latin Amerika ülkeleriyle ABD arasında deniz güvenliği ve yargı yetkisi sınırlarını da yeniden gündeme getirdi.
Denizcilik sektörü açısından bakıldığında, bu gelişme uluslararası sularda askerî müdahale sınırlarının genişlediğini gösteriyor. Yasal olarak “serbest geçiş hakkı” kapsamında değerlendirilen bölgelerde gerçekleştirilen bu operasyonlar, ticaret gemileri, lojistik rotalar ve bölgesel deniz güvenliği politikaları üzerinde doğrudan etkiler yaratabilir.
Uzmanlara göre bu tür olaylar gelecekte deniz taşımacılığı yapan ülkelerin sigorta maliyetlerini, güvenlik protokollerini ve uluslararası koordinasyon mekanizmalarını yeniden şekillendirebilir.