Denizlere baktığımızda genellikle ticaret gemilerini, limanların hareketliliğini ya da savunma projelerinin gölgesini görürüz. Oysa denizler, yalnızca malların değil, insanlığın vicdanının da taşıyıcısıdır.
Gazze’de yaşanan insani dram, bunu bize yeniden hatırlatıyor. Açlığın pençesinde yaşam mücadelesi veren binlerce insan… Bir lokma ekmeğe, bir damla suya muhtaç çocuklar… Bombardımanların ortasında hayatta kalmaya çalışan aileler… Bu tablo, insanlığın aynası gibi önümüzde duruyor.
İşte tam da bu noktada, denizler bir kez daha umut kapısı oluyor. Küresel Sumud Filosu’nun Tunus’un Bizerte Limanı’ndan Gazze’ye doğru yola çıkışı, yalnızca un ve ilaç taşımıyor. Her gemi, aynı zamanda bir vicdan çağrısı, bir dayanışma sembolü. Dünyaya “biz hâlâ buradayız, hâlâ insanız” diyebilen bir ses.
Ama asıl mesele şu: Biz bu gemilere bakarken neyi görüyoruz? Bir ticari gemi gördüğümüzde hesapladığımız şey tonaj ve kâr oluyor. Bir savaş gemisi gördüğümüzde ise güç ve caydırıcılık. Peki bir yardım gemisini gördüğümüzde aklımızdan ne geçiyor? Onun taşıdığı yükü, yani insanlığın umudunu, gerçekten fark edebiliyor muyuz?
Bir haberci olarak üzülerek söylemeliyim ki sosyal medyada bu tür haberler çok okunmuyor. Yeni bir savunma teknolojisi ya da dev bir liman yatırımı binlerce kez paylaşılırken, bir yardım filosunun yola çıkışı çoğu zaman birkaç satırda kaybolup gidiyor. Bu tablo aslında hepimizin aynası. Çünkü hangi habere ilgi gösterdiğimiz, insanlığımızın hangi yönünü beslediğimizi de ortaya koyuyor. Eğer gözümüz hep ticaretin rakamlarına, silahların gücüne odaklanıyor ama açlığın ve umudun hikâyelerine dönmüyorsa, orada vicdanımızdan eksilen bir şey var demektir.
Oysa denizcilik, bir ülkenin kasasını da büyütür, güvenliğini de pekiştirir; ama en çok umut taşımayı bildiğinde anlam kazanır. Bunu hatırlamak zorundayız. Çünkü bazen bir un çuvalının taşıdığı değer, milyar dolarlık gemilerden çok daha büyüktür.
Sumud Filosu belki yolculuğunda engellenecek, belki varış noktasına ulaşamayacak. Ama eminim ki bir şeyi mutlaka yerine ulaştıracak: Bizim vicdanımızın önüne bırakacağı bir ayna.
Ve o aynaya baktığımızda hepimiz şu sorudan kaçamayacağız:
“Biz hangi gemilerin yükünü daha kıymetli sayıyoruz? Mallarınkini mi, silahlarınkini mi, yoksa insanlığınkini mi?”
Editoryal Şeffaflık Notu:
Bu yazı, Deniz Gündem’in etik ilkeleri doğrultusunda, yapay zekâ destekli olarak hazırlanmıştır.
Yapay zekâ, metnin dil düzeni, akıcılığı ve bilgi doğrulama aşamalarında yardımcı bir araç olarak kullanılmıştır.
Yazının içeriği, analiz perspektifi ve nihai onayı tamamen Deniz Gündem editörleri tarafından insan denetiminde gerçekleştirilmiştir.
Deniz Gündem, yapay zekâyı gazeteciliğin özünü zayıflatmadan, bilgiye erişimi hızlandırmak ve içerik kalitesini artırmak amacıyla kullanır.
Her içerikte olduğu gibi bu metinde de insan aklı, vicdanı ve etik sorumluluk temel alınmıştır.